Paylaşım ekonomisi yazı dizimizin Temmuz ayı içerisinde yayınladığımız yazısında paylaşım ekonomisinin faydaları ve gelecek perspektifini ele almıştık. Bu ay paylaşım ekonomisini lojistik sektörü açısından değerlendirdik.
Daha önceki yazılarımızda da açıklamaya çalıştığımız gibi, paylaşım ekonomisi, sahip olunan varlıkların, kaynakların ve hizmetlerin diğer kullanıcılarla paylaşılmasını teşvik eden bir iş modeli. Dijital platformlar aracılığıyla hızla yaygınlaşan paylaşım ekonomisi, son yıllarda lojistik sektöründe de kendine yer buldu ve sektör oyuncuları açısından önemli bir rol oynamaya başladı. Bu yeni ekonomi modeli, lojistik süreçlerinde verimliliği artırarak maliyetleri düşürürken, sürdürülebilirliği sağlıyor.
Türkiye’de paylaşım ekonomisi uygulamaları, lojistik sektöründe hızla yaygınlaşıyor. Özellikle büyük şehirlerde, araç paylaşımı, palet kargo ve depolama hizmetlerinin paylaşımı gibi uygulamalar popülerlik kazandı. Bu uygulamalar, hem maliyet avantajları hem de çevresel sürdürülebilirlik açısından büyük faydalar sağlıyor.
Maliyeti düşürürken verimliliği artırır
Paylaşım ekonomisi, lojistik operasyonlarında maliyetleri düşürmenin en etkili yollarından biri olarak karşımıza çıkıyor. PwC’nin 2023 yılında yayınladığı bir rapora göre, paylaşım ekonomisi uygulamaları sayesinde lojistik maliyetlerinde %30’a varan tasarruf sağlanabiliyor. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler, bu model sayesinde büyük yatırımlar yapmadan lojistik ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. Ürünleri için kendi depolarını kurmak yerine paylaşımlı depoları kullanmak, araç filosu satın almak yerine ihtiyaç duyduklarında araç kiralamak, FTL için yeterli ürünleri olmadığında nakliye ihtiyaçlarını parsiyel taşımacılık ya da palet kargo gibi paylaşımlı uygulamalar ile karşılamak gibi pek çok örnek sayılabilir.
Boston Consulting Group’un yakın zamanda yayınlanan bir raporuna göre, paylaşım ekonomisi uygulamaları lojistik süreçlerinde %20’ye varan verimlilik artışı sağlayabiliyor. Paylaşım ekonomisi, maliyetleri düşürürken kaynakların daha verimli kullanılmasını da sağlıyor. Boş kapasiteye sahip olan araçlar ve depolar, paylaşım ekonomisi platformları ya da hizmet sağlayıcılar aracılığıyla optimize edilerek verimlilik artırılabilir. Bu durum, hem lojistik hizmet sağlayıcıları hem de müşteriler için avantaj yaratıyor.
Çevresel sürdürülebilirlik, esneklik ve ölçeklenebilirlik
Paylaşım ekonomisi, lojistik sektöründe çevresel sürdürülebilirliğe de önemli katkılar sağlıyor. Araç paylaşımı ve yük konsolidasyonu gibi uygulamalar, karbon emisyonlarını azaltırken trafik yoğunluğunu da düşürüyor. Bu, çevresel açıdan büyük bir kazanım.
Türkiye’de, TÜİK’in 2021 verilerine göre, lojistik sektöründeki karbon emisyonlarının %10 oranında azaltılması mümkün. Lojistikte paylaşım ekonomisi uygulamaları bu hedefe ulaşmada önemli bir rol oynayabilir.
Lojistik sektöründe esneklik ve ölçeklenebilirlik sağlayan paylaşım ekonomisi sayesinde işletmeler, talep dalgalanmalarına hızlı bir şekilde yanıt verebilir ve operasyonlarını ölçeklendirebilir. Bu, özellikle mevsimsel dalgalanmalar ve ani talep artışları gibi durumlarda büyük avantaj sağlayabilir. 2023 yılında McKinsey tarafından yayınlanan bir raporda, paylaşım ekonomisi platformlarının lojistik operasyonlarda esnekliği %25 oranında arttırdığı belirtiliyor.
Uluslararası başarı hikayeleri
ABD merkezli bir platform olan Flexe, depo alanlarının paylaşımına odaklanıyor. Şirketler, ihtiyaç duyduklarında kısa süreli depo kiralama imkanına sahip olurken, kullanılmayan depo alanları olan işletmeler bu alanları kiralayarak ek gelir elde edebiliyor. Depolama ve lojistik maliyetlerini azaltarak verimliliği arttırmayı başaran Flexe, büyük perakende markaları ve e-ticaret şirketleri ile işbirliği yaparak, sezonluk talep artışlarına hızlı yanıt verme imkanı sunuyor. Örneğin, Black Friday ve tatil sezonlarında artan talebi karşılamak için kısa süreli depo alanları kiralayarak stok yönetiminde esneklik sağlıyor.
Bir diğer uluslararası örnek de nakliye ve lojistik sektöründe yük paylaşımı odaklı bir platform olan Convoy. Bu uygulama, nakliyeciler ve yük sahiplerini bir araya getirerek kamyonların boş dönmemesini sağlıyor. Böylece nakliye maliyetleri düşerken karbon emisyonları da azalıyor. Yapay zeka ve veri analitiği kullanarak lojistik süreçlerini optimize eden Convoy, büyük şirketlerle çalışarak onların lojistik operasyonlarında verimlilik sağlıyor. Örneğin, Unilever ile işbirliği yaparak boş dönüş oranını %45’e kadar azaltarak milyonlarca dolarlık maliyet tasarrufu sağlamış.
Sonuç olarak…
Paylaşım ekonomisi, lojistik sektöründe maliyet tasarrufu, verimlilik artışı, çevresel sürdürülebilirlik ve esneklik gibi önemli avantajlar sunuyor. Paylaşım ekonomisi, lojistik sektöründe gelecekte de önemli bir rol oynamaya devam edecek. Teknolojik gelişmeler ve dijitalleşme, bu modelin daha da yaygınlaşmasını sağlayacaktır. Türkiye’de de bu modelin hızla yaygınlaşması, lojistik sektöründe önemli değişimlere yol açacak.